Ana Sayfa Erkek Bekar erkekler Sana Ne Oldu?

Sana Ne Oldu?

PAYLAŞ

İlkokul ikideyken bir gün Hacer Öğretmen’in masamın üstüne ellerini koyup gözlerimin içine Ferhunde gibi bakarak ‘’Diren’ciğim, senin gibi üç öğrencim daha olsa sırtım yere gelmez Allah çarpsın!’’ dediği günden beri kendimi zeki biri sanıyordum.

IQ’mün düşük olduğunu anlamam uzun yıllarımı aldı. Orta 1 yazında İstanbul’a gelmiştim. İETT falan. Teyzemin Güngören’deki evinin sokağında top oynuyoruz mahalledeki çocuklarla. Az ileride bir süpermarket vardı. Neden bilmem orayı çok seviyordum. Böyle yerin altında gibi. Pasajın içinde. Yürüyen merdiven falan. Küçük ve İstanbul’a yabancı olduğum için tek başıma göndermiyorlar beni oraya.

Yakın oysa. Bir gün ‘Hadi tek başına git’ dediler. Gittim. Nasıl mutluyum. Gayet gittim ve dönüyorum. (Ve bir şey almadım. Öyle süpermarkette dolanıp döndüm giyim mağazası gibi) Dönüş yolunda teyzemle karşılaştım. ‘Aferin, tek başına gidebiliyorsun’ dedi. Ulan meğer beni takip etmiş. Yalnız bırakmamışlar. Demek ki zeki olduğumun farkında değiller diye düşündüm. Güldüm geçtim. Nasılsa anlayacaklardı.

Dönüşte istop oynadık. Renkli olanından. Bir an şaşırdım. Acaba rengi ne zaman söyleyecektik. Topu atarken mi, topu tuttuktan sonra mı? Rengi kim söylüyordu ki ayrıca… O zaman bir ‘acaba’ dedim. Markete giderken takip edilmem, istopta sıralamayı karıştırmam falan. Düşüncelere daldım.

2 gün sonra bir akrabamızın çalıştığı bankaya gittik babamla. Oturdular konuştular falan. Dönme zamanı geldi. Vedalaştık. Kapıdan çıkmaya çalışırken beynimdeki acıyı hissettim. Büyük cam kapıyı görmemiş ve kapıya bildiğin kafa atmıştım. Ama nasıl bir şiddetle çarptım oraya anlatamam. Koşmaya meyilleniyordum sanırım. Bankalarla aram o günden bozukmuş demek. Bir an önce çıkmaya çalışmışım sanırım. Ve sonra o çarpışma… Böyle bir acı yok sevgili okur. Her yerim acıdı sanki. Bir adam gördüm hemen akabinde. İki elini yanlara açmış söyleniyordu. ‘İyi misin, bir şeyin var mı?’ tarzında şeyler söylüyordu bana aslında ama ses tonunda ‘Olum geri zekalı mısın göremedin mi koskoca kapıyı’ sitemi gizliydi. O’na da güldüm geçtim. Bozuntuya vermeden, hiç acı hissetmemişim gibi ‘bişi yok yea’ diyerek dışarı çıktım.

Sonra uzun süre zekam hakkında düşünmedim. Hacer Öğretmen’in bir bildiği vardı sonuçta. Boşa denmezdi öyle laf. Lise 1’deyken Anadolu Lisesi’nden, Süper Lise’ye geçiş yaptım. Şimdi Anadolu Lisesi’nden gelmişim ya, süper İngilizcem var sanıyor herkes. Öğretmen de dahil. Sınav oldu. Çok afedersiniz ama götüm gibi geçti. Hiç çaktırmıyorum ama. Herkes benden derece bekliyor. Ben de kendimce mucize bekliyorum artık. Sonuçta boşluk doldurma falan. Tutar belki. Sonuçlar açıklanma zamanı geldi. Bir de o zamanlar şöyle bir şey var, -belki hâlâ vardır bilmiyorum- öğretmen senin yanında okuyor sınavını. Yani okuyor dediysem, değerlendiriyor. Çıkarıyor kağıdı, yanına gidiyorsun, ‘şu sorun doğru şu kadar puan, şu yanlış 0 puan’ falan. Gittim. Başladı okumaya. Hafız sayfanın yarısına geldi daha puanım 14 falan. Tuttuk s@k# dedim. Bir de arkadaşlar toplandı öğretmenin başına. Herkes görüyor sınavdaki rezilliğimi. Neyse bitti kağıt, puanları topladı öğretmen. 22 çıktı. 5’lik sistemde 0 yani. Ama öğretmen 25 yaptı onu. 1 oldu notum. O zaman tam olarak anladım düşündüğüm kadar zeki olmadığımı. Sınıf da anladı. Gülüp geçeceğim kimse yoktu artık. Kendime gülüyordum.

Yıllar geçti. Koskoca adam oldum. Artık süper zeki biri olmadığımı biliyorum. Düşünün yani günlerdir aradığım küpemin aslında aradığım yerlerde olmadığını yeni anladım. Bence zeki biri neyi nereye koyduğunu ya da unuttuğunu bilir. Tabi bütün bu düşüncesizlikler, unutkanlıklar o banka kapısına çarptıktan sonra oldu bende belki de. Belki de olmadı.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here