Ana Sayfa Röportaj Redhack: Siber Saldırı Değil, Meşru Müdafaa!

Redhack: Siber Saldırı Değil, Meşru Müdafaa!

PAYLAŞ

Redhack kapılarını özel röportaj için açtı.

Kendilerini Marksist ve Sosyalist olarak tanımlayan 1997 yılında kurulan ve yaptıkları eylemler sayesinde isminden sıkça söz ettiren hacker grubu Redhack, bilinmeyen yönlerini, üniversite belgelerini ve terör örgütü PKK ile bağlarının olup olmadığını Anıl Çağlar SAKA’nın yaptığı özel röportajda anlattı.

Saldırı yapacağınız siteleri neye göre ve nasıl belirliyorsunuz?

Hedeflerin belirlenmesinde 2 unsur belirleyici olmakta. Bir tanesi halkın menfaatlerini gözetmeksizin ülke kaynaklarını (buna en başta ülke insanı dâhil) kişisel çıkarlar, egemen güçler ve emperyalist işbirlikleri yararına kullanan kamu birimleri. Bu birimlerin halktan gizlemeye çalıştıkları bilgi ve belgeleri ortaya çıkarmak için yapılan savunmalar. Savunmalar diyoruz çünkü iddia edildiği gibi bizim eylemlerimiz saldırı değil, zulüm ve baskılar karşısında birer meşr-u müdafaadır. Diğer belirleyici unsur ise orta yerde halka yapılan zulümler, kamu vicdanını yaralayan fütursuz faşist muamelelerdir. İlk hedef belirleme yöntemi Dışişleri/TSK eylemleri gibi eylemler iken; ikincil hedef belirleme yöntemi için sütten zehirlenmeler ve İçişleri gibi eylemlerimiz örnek verilebilir. Halkın çıkarlarını gözetmeyen bir REDHACK eylemi söz konusu değildir. Daha önce pek çok kez dile getirdiğimiz bir konunun altını yeniden çizmekte yarar var: Bizler kişisel beceri ve donanımlarını şahsi çıkarlar doğrultusunda kullanmamaya ahdetmiş bir yapıyız.

Bize biraz Anonymous ve Redhack arasındaki bağdan bahseder misiniz? Nasıl organize oluyorsunuz?

Anonymous ‘un doğru tanımlanması gerekir. Anonymous homojen bir yapıya sahip olmadığı için zaman zaman “bilginin hür bırakılması, özgürlüklerin genişletilmesi” için mücadele eden çekirdek kadrodan bağımsız olarak Türkiye’deki taklitlerinin yaptığı gibi “biz uzaylıyız” diyebilmekte. Türkiye’deki hesap @TurkeyAnonymous hesabıdır ama taklit pek çok hesap kendini öyle tanıtmakta ve hatta defalarca operasyon işbirliğine soyunmuş bizlere dahi sataşmaya çalışmaktadır. Bizler için sadece Anonymous değil dünya üzerindeki bir zulme başkaldıran diğer hacker grupları da dosttur. Örneğin pedofili (çocuk istismarı) soykırım vb. konularda işbirliği yapmayacağımız hacker grubu yoktur. Diğer yandan hepsi bizlerin sosyalist/komünistlerden müteşekkil olduğumuzu bilirler.

Ekibe katılım var mı ve standartlar nelerdir?

Ekibe katılım var elbette. RedHack üyesi olmaktan öteye; bir devrim pratiği yaşayan insanları bir anda yanı başımızda bizlerle mücadele ederken buluyoruz. Onlar kendi devrim mücadelerini verirken bizlerle temaslarında ancak devrimci ahlakıyla tanımlanabilecek öyle güzel çabalar ortaya koyuyorlar ki; o yoldaşlık ve paydaşlık inkâr edilemez duruma geliyor. Bizler için hack bilgisinden çok devrim bilinci belirleyicidir. Sokaktaki kağıtçı çocuğa verilen selam, bir karmaşanın orta yerindeki kalmış yaşlı teyzeye uzanan el hack pratiğidir aslında. Eğer hack ‘kırıcılık’ ise halka uzanan elleri kırmak hacktir. Halkın ekmeğine göz koyanların ellerini kıranlar hackerdır.

Halktan nasıl bir destek bekliyorsunuz? Hedefiniz ulusal mı yoksa küresel mi?

Halktan en temel beklentimiz, kendi gücünün farkına varıp, biraz daha bilinç ve direnç ile mücadele etmesidir. Araştırması, sorgulaması ve her fırsatta “Niye? ” diye sormasıdır. Hayır demek ve Niye diye sormak sizi statükonun ve muhafazakâr kitlelerin gözünde “Asi” yapar ama unutmayın ki asilik asalettir.

Hedefimiz küresel bir hedef elbette. Sınıfsız, sınırsız ve sömürüsüz bir dünyada üretenlerin hakça bölüşenlerin iktidarını tesis etmek. Bu uğurda yıkılması gereken tüm kaleleri yıkmak üzere yola çıktık. Reformist yaklaşımlar bizlerin gözünde devrimci mücadeleye ayak bağıdır. Ulusal tabiri dahi bizler için çok manidar?

Asıl hedeflerinizin arasında rejim değişimi var mı?

Rejimi gelin birlikte tanımlayalım. Delege seçimini, vekil tayinini, oy verme mantığını, kanun koyucuların karakter analizlerini birlikte yapalım. Dokunulmazlıkları yatıralım masaya ve zaman aşımlarını. Bu sakat parlamenter sistemi kurtarmaya bir kaç onurlu örnek yetiyor mu bakalım. Yüksek sesle söylüyoruz: Bitecek bu bezirgân saltanatı, batacak bu korsan gemisi ve halkın, işçi sınıfının, üretenlerin iktidarı kurulacak.

Savcılık tarafından terörist ilan edildiğiniz günden bu yana ne değişti? Ayrıca konumu Türkiye’de olan ekip üyelerinden tutuklanan oldu mu?

Sadece bizlerle sohbet ettiği için, bizlerden alıntı yaptığı için yargılanan o gençleri tanımıyoruz. Çok üzüldük ve kendimize dert ettik elbette. Çünkü bir söz verdik bizlerle yürüyenlere: Sizleri yalnız bırakmayacağız diye.

Ve soruyoruz elbette Peygamber’den alıntı yapmak iktidar milletvekillerini sahabe mi yapmıştır ki, bizlerden alıntı yapan çocuklar Redhack üyesi olsun.

Yakaladıkları gençler eğer bu ülkenin mevcut sistemi için bu kadar tehlikeliyse vay bu rejimin haline. Evinde internet bağlantısı olmayan bir tekstil işçisinden bunca ürküyorlarsa, bizlerle nasıl başa çıkacaklar çok merak ediyoruz. Bu dava sistemin aczinden başka bir şeyi ortaya koymamaktadır. Utanç vesikasıdır. Üzücüdür elbette masumların tutsak edilmesi ama diğer yandan kitlelere bizler için dünyanın direği olan Adalet duygusunun nasıl yok edilmiş olduğunu da göstermeye de vesile olmuştur.

YÖK ve Üniversite belgelerini yayınladıktan sonra Hükümet ve YÖK tarafında sizce ne gibi değişiklikler oldu?

Akademi kavramı özellikle bizimki gibi – gelişmekte olan diyelim siz anlayınız- toplumlarda batılı örneklerinden çok öteye konumlandırılmıştır. Akademik unvanların içeriğine dahi bakılmadan kişilere hürmet edilir bu toplumda. Eğer kişi Doç. Prof. gibi unvanlara sahipse ayrıcalıklı bir konuma sahip olurlar Türkiye’de ve bu toplumun peşinen verdiği bir kredidir onlara. Biz ise bu unvanlara layık olmayanları, 1980 darbesinin en kötü kalıntılarından biri olan YÖK ‘ü hedef alarak halkımızın bir kez daha gerçeklerle yüzleşmesini istedik. Bilimsel başarısı olmadığı halde makam sahibi olanlara paye var elbet. Bu ülkenin gırtlağına kadar borca batmış fakirlerine verecek sosyal desteği yok ama rektörlerine her türlü imkânı var. Üniversite öğrencilerine çıkarılan SGK katkı payı borçları için paraları yok ama tam tabiriyle arpalık olarak kullanılan trilyonluk gelire sahip otoparkları var.

Bildiğiniz gibi yayınladığınız YÖK ve Üniversite belgelerini haber yapan bir meslektaşımız tutuklandı. Konu hakkında söylemek istedikleriniz nelerdir?

Bunun bizi şaşırtması mümkün mü? Dünya basın özgürlüğü liginde hep sınıfta kalmış, yaklaşık 95 gazetecinin cezaevlerinde çürüdüğü, Egemen Bağış gibi kişilerin gidip tutuklu basın emekçilerini El-Cezire canlı yayınında ve daha yargılanmadan terörist ilan ettiği günlerden geçiyoruz. Metin Göktepe’yi katledip, duvardan düştü diyenlerin iktidarı bu yüzden yıkılmalıdır ve yıkılacaktır.

Kurulduğunuz günden bu yana yaptığınız en iyi siber saldırı hangisi ve neden saldırdınız?

Kimi zaman bizler de öyle adlandırıyoruz ama özünde bizlerin yaptığı eylemler birer saldırı değil sadece meşru müdafaadır. Yapılan baskılar, devlet sırrı adı altında halktan gizlenenler ve teknolojiyi Dezenformasyon (yanlış bilgilendirme/yönlendirme) amacıyla kullananlara karşı halkın yanında durmaktır sadece.

Tüm eylemlerimizin ayrı özellikleri var. Eylemlerin ortak paydası ise “kamu vicdanını yaralayan olaylar’ , ‘kamu faydasına bilgi edinimi/yayınlanması”.Her bir eylemde farklı bir noktaya işaret ediyoruz. Kimi zaman aynı yerlerin tekrar hacklenmesi gibi talepler geliyor ve bu istekler karşısında söylediğimiz şu oluyor: Mesele sadece bir yerleri hacklemek değil. Bu mücadele tarlalardan, sokaklardan, varoşlardan, fabrikalardan ve okul sıralarından yükselecek.

Kendini “Türkiye’nin İlk Hackerı” olarak tanıtan Tamer Şahin ile geçtiğimiz günlerde aranızda bir tartışma geçmişti. Redhack hakkında “terör örgütü ile bağlantıları var” demişti. Bu konu ve Tamer Şahin hakkında ne söylemek istersiniz? Dediği gibi terör örgütü ya da herhangi başka bir örgütle bağlantınız var mı?

Beyaz Show ‘a çıkmak ve imza günü düzenlemek dışında bu memlekete en küçük bir faydası olmayanların konu edilmesinin bir yararı olmadığına inanıyoruz. Birisi gider kitap yazar, birileri ise kitaplara konu olur. Aradaki fark da fakirin kursağını doldurmaya çalışanlar ile depoyu dolduracak banknotlar için ruhunu satanlar arasındaki farktır.

Bu yüzyılın vebası da, dehası da internet. Artık her şey onun üzerinden yürüyor. İlişkiler, arkadaşlıklar, sosyalleşmek, yeni insanlarla tanışmak, film, dizi izlemek, oyun oynamak. Siz de bu mecradan yürüyen ‘itaatsiz’ bir oluşumsunuz.

Peki bu faaliyetlerinizi alana da indirecek misiniz? Mesela sizi 1 Mayıs eyleminde, kendi pankartınızın arkasında görecek miyiz? Sanal dünya bir uyuşturucu gibi, ‘Zehiri zehir yapan dozajıdır’ der ya Joe Jackson ‘Sigara Yalanları’ isimli makalesinde, interneti de nasıl kullanmak gerektiğini iyi ayarlamak gerek. Bu manada internette popüler olmak da çok kaygan bir zeminde durmak aynı sayılır. Siz de son süreçte çok ‘popülersiniz’ ve sinema filminiz çekildi. Bu popülerliğin ‘davanıza’ zarar vereceği endişesi taşıyor musunuz?

Zaten sıkıntı şu: Redhack üyelerinin popülizm gibi bir kaygıları olmadığı için bu noktada gözden kaçan detaylar var. Örneğin aynı durakta dolmuş ya da aynı fırının önünde pide bekliyor olsak bizleri tanır mısınız?

Bu yüzden 1 Mayıs, #CumartesiAnneleri eylemleri gibi eylemlerde olmadığımızı düşünmeyin. Hatta o sivil polisin yanında izlediğimiz RED! filmi gösteriminden sonra da bayağı güldük 🙂

Aleyhimizde yazılıp çizilenlere nasıl ki müdahale etmiyorsak, lehimizde çekilmiş bu filmde de – ki RED! filmi derdini doğru anlatabilen, önemli tespitler ve belgelerle hazırlanmış düşük bütçelerle hazırlanmasına rağmen son derece başarılı bulduğumuz bir film. Filmin oluşumu aşamasında bizlerin sadece olurunu alma nezaketini gösteren, devrimci duyarlılığını gerek işe başlarken; gerekse işin bitiminde gösteren biriyle karşı karşıyaydık. Bizlerin özel bir katkısı olmadı filme. Bu hem yapımcıyı kısıtlamak, hem de birebir kendi söylemek istediklerimizin dikte edilmesi anlamına gelirdi – ki ne bizler böyle bir şeyi arzularız ne emeği geçen arkadaşların buna ihtiyacı var. RED! Film’i öncesinde yapılmış Lenin gibi çalışmalarını bildiğimiz yoldaşlarımız vardı karşımızda.-bir müdahalemiz olmadı. Bizler kendimizden ve hiç birimizin popülizm tuzağına düşmeyeceğinden son derece eminiz.

Terör örgütü üyeliğinden yargılanma riskiniz var. Hatta bu kapsamda gözaltına alınan arkadaşlarınız da oldu. Türkiye’de bilişim suçlarıyla mücadele kanunu diye bir kanun var. Birçok eksiği var vs. Bilgisayar başında bir kaç site hackleyip, terör örgütü üyeliği suçundan yargılanma ihtimali, sizi korkutmuyor mu? Bu hackerlar müessesine Avrupalı’nın bakışı nasıl?

Öncelikle şunun altını bir kez daha çizelim. Gözaltına alınmış herhangi bir Redhack üyesi yoktur.

Kanun var diyorsunuz ya; bu röportajı karşılıklı yapabileceğimiz özgür bir ülkede yaşıyor olsaydık muhtemelen birbirimize “Bey” , “Hanım” diye hitap edecektik. Ve 1934’ten beri suç sayılan bir fiilin altına imza atıyor olacaktık.

Korku ve korkmak konusunda ise sadece şunu söyleyebiliriz: 17 yaşındaki Erdal Eren idama giderken korkmamışken, “Ve ben 24 yaşında varlığımı bu ülkeye armağan ediyorum” derken Deniz Gezmiş, aylarca işkence görmesine rağmen “ser verip, sır vermeyen” İbrahim Kaypakkaya’nın annesi oğlunun mezarında ağıt yaktığı için 2013 yılında, hala yargılanmaya devam ediyorken bizlerin korkmaya hakkı yoktur.

Hackerlar hakkında Avrupa’nın bakışını bilemiyoruz ama hacking yüzünden ölen tek kişi FBI baskısıyla intihara sürüklenen Aaron Schwartz ‘dı ve o bir hackerdı. Dünyayı gerçeklerle yüzleştirmek için uğraşan WikiLeaks baş aktörlerinden Jeremy Hammond ise ilk yılını doldurmuş olmasına rağmen hala karar çıkmamış bir mahkeme sürecinde. Hack’in terörle ilişkilendirilmesi egemen güçlerin kendi terör alanlarını geliştirmeye hizmet ettiği için bizleri cidden bağlamıyor.

Birçok mecra sizi anarşist olarak nitelendiriyor siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Kendinizi anarşist olarak nitelendiriyor musunuz? Anarşizm hakkındaki fikirleriniz nelerdir?

Bizleri sistemi sorgulayan belli Hollywood karakterlerinin felsefelerinden hareketle Anarşizm ile tanımlamaya çalışanlar belli yanılgılar içerisindeler. İçimizde anarşizmi benimseyen, yakın duran üyelerimiz olabilir ama Redhack doğrudan Marksist / Leninist öğretileri benimseyen ve devrimci gelenekten beslenen bir yapılanmadır.

Ama bu vesileyle sevincimizi paylaşalım sizlerle; Uzun yıllar boyu Anarşizm felsefesini bilmeden, dilleri dönmeden tüm sistem karşıtı, muhalif, solcu ve devrimci tanımlamaları yerine “Anarşik” denilen günlerden bugünlere sağ salim ulaştığımız için mutluyuz elbette ama bizler kendi öncüllerimiz büyük devrimci liderler dururken Hollywood karakterlerini benimseyip, benimsetecek değiliz.

Röportaj: Anıl Çağlar SAKA

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here