Asmalımescit’in yok edilme projesinden çok önce Taksim’in içinde güzel mi güzel evim mi evim bir mekan vardı adı ise Bezgin’di…
O mekanda ne sarhoşluklar ne dostluklar ne anılar geçti… Küçük ama yaşanmışlıkları büyük bir mekandı Bezgin, Şimdi Bezgin tüm direnmelere karşı 27 Eylül’de kapanıyor ve Friends dizisinin kutsal mekanı gibi benimde kutsal mabedim giderken ona birşeyler yazmak istedim…
1-Çok sarhoş olunca sizi ayıltmak için çorbacıya götüren garsonlarının olması.
2-Aslında elmalı Mojito’nun oha bu tarif böylemiymiş? diyeceğiniz bir reçetesinin olması. Ve Kübaya gitmeden mojito gitmenin en ucuz yolunun Bezgin’den geçmesi.
3-Jurnal Sokaktaki tiner ve uyuşturucu batağını sokağın ilk açılan mekanlarından biri olarak temizlemesi. Adeta Yeşilay’ın içkili versiyonu gibi olması…
4-Sürekli köşe başında çok sağlam sokak sanatçılarını barındıran bir köşesinin olması…
5-Babylon’dan çıkan entel tipleri kesmenin dayanılmaz hafifliği.
6-Sürekli ünlü görebilme ve bunu çok normal karşılayan bir kitlenin karşı karşıya gelmesi…
7-Eski yemekli zamanlarında domatesli pilavla biranın yan yana gelebileceğine dair en büyük kanıtın Bezgin olması…
8-Gezi Direnişi zamanı küçücük dükkanı olan ama kocaman bir yüreği olan Bezgin’in kapılarını gaz yiyenlere sonuna kadar açması…
9-90’larda çocuk olmuşların sürekli dinleyebileceği tarzda müziklerin olması…
10-Kedilerin bile huzur bulduğu bir mekan olması…
11-Patlamış mısırı “sinemadan sonra nerede yiyelim” diye soran birine “hadi Bezgin’e gidelim” denmesi…
12-Taksim’deki masa sandalye operasyonlarına direnen güzide mekanlardan biri olarak tarihe geçmesi…
Körüklü, akordiyonlu tuvalet kapısıyla, biranın buz gibi borulardan gelmesiyle, Babylon tarafındaki hafif eğimli yokuşuyla ve tabii ki kocaman yüreği, lezzetli sohbetiyle Bezgin’in sahibi Olcay ablasıyla ben Bezgin’i hiç unutmayacağım.
Açılışına yetişemedim ama kapanışında olacağım…