Ana Sayfa Erkek Bekar erkekler Öyle Bir Yemin Ettim ki Dönemem

Öyle Bir Yemin Ettim ki Dönemem

PAYLAŞ

-Yıllar oldu, bu tostun tadı bir türlü değişmedi. Kötüleşmedi. Hala çocukluğumda yediğim tostun tadı. Nasıl bir istikrardır Hasan Ağabey?

– Valla Diren… Yeminle özel bir şey yaptığım yok. Oluyor işte öyle kendi kendine. Bu akşam maç yapa… Buyurun?

Sözünü bitiremeden müşteri geldi. 7-8 yaşlarında tanışmıştım oranın tostuyla. Ne kadar basit değil mi? Tost işte yani. Ne kadar güzel olabilir? Ama bu gerçekten anlatılamaz bir şey. O kadar özledim ki şu an.

-200 gram fındık alabilir miyim?

-Başka bir şey? Fıstık? Leblebi?

-Hayır teşekkür ederim.

-Buyurun.

-Kolay gelsin.

-Sağ olun. Yine bekleriz…

………………………………….

-He maç diyordum Diren. Akşam oynuyor muyuz?

-Oynayalım Hasan Ağabey. Recep Ağabey’le Kemal Ağabey de çok ısrarlı zaten. ‘Biz rakip olalım’ falan diyorlar. Var bir iddiaları ama çözemedim.

-Onlara akıl sır ermez Diren. Keyfimize bakalım biz.

-Maçtan sonra da Ankara’ya gideceklermiş zaten. Türban, pantolon bir şeyler diyorlar. Anlamadım ki. Neyse ağabey. Akşam haberleşiriz. Ben bi toplayayım çocukları.

………………………………….

Oradan çıkıp parka geçtim. Bizim gençler oradaydı.

-Beyler akşam maç var. Eksik yok değil mi?

Erdinç bu işlerden daha iyi anlıyordu. Zaten organize etmişti takımı. Ben sadece ‘ağabey’ diye hitap ettiğimiz, bizden yaşça büyük kişilerin organizesine bakıyordum. Hemen söze girdi zaten Erdinç.

-Gençler tamamdır. Kemal ağabey falan ne durumda? Takımı da kurdum ha ben…

-Tamamdır.Onlar bizden daha istekli zaten amk. Akşam 11-12 değil mi?

-He he. O zaman haberleşiriz.

-Ha kim kim bu arada?

-Ben, sen, Burak, Başar, Hasan Ağabey, Kemal Ağabey bizim takım. Nurullah, Dündar, Akın, Besim, Musa, Recep Ağabey de karşı takım.

-İyi iyi süper. Hayde kaçtım ben.

………………………………….

Sahada maç öncesi her zaman neşeli olunur. Bu hem bizim maçlarımızda, hem de halı saha maçlarının geneli böyledir. Maç sonrası da yüzde doksan ihtimal gerginlik olmaz. Kuraldır bu. Herkes uyar. Geyik döner hep. Şakalaşmalar, gülüşmeler… Ama bu maç öncesi garip bir hava vardı. Özellikle Kemal ve Recep Ağabey arasında. Hani bir sertlik, gerginlik yok ama birbirlerine sürekli laf sokma içerisindeler. Kaç yıllık arkadaşlar. Evleri de dükkanları da yan yana. Biri soba satar biri halı. Nedir yani bu laf oyunları. Ankara’da ne işleri var ayrıca. Akıl sır erdiremiyorum.

Maç başladı. Genelde ‘pas ver lan’ şeklindeki repliklerin dışında, Recep Ağabey’e yaptığım bir faul sonrası Kemal Ağabey’den ‘Aman Ergenekon’dan alınma Diren eheheh’ şeklinde espiri olduğunu tahmin ettiğim bir uyarı geldi. Kimse bir şey anlamadı. Ergenekon’dan alınmak ne amk? Ergenekon bir destan değil miydi? Ne demek istedi ki? Ama sanırım Recep Ağabey anlamıştı. Hafif sinirli bir tebessümle baktı Kemal Ağabey’e. Kemal Ağabey durmadı ama. ‘Belli olmaz kasedin çıkar belki de’ dedi. Yine bizden tık yok. Sesim de bok gibidir yani. Ne kasedi? Oyuna devam ettik.

Recep ve Kemal Ağabey’in bir pozisyonundan sonra Recep Ağabey’den ‘eline çarptı, eline çarptı’ şeklinde itirazlar yükseldi. Kemal Ağabey ise bu suçlamayı reddediyordu. Hemen toplandık başlarına ve anlaşmazlık durumlarında her zaman yaptığımız gibi ‘yemin’ edilmesini istedik. Recep Ağabey hemen etti. Kemal Ağabey ise ‘Ben yemin etmem. Doğruyu söylerim. Elime çarpmadı top’ dedi. Recep Ağabey de ‘Etmezsen etme, biz her türlü oynarız topumuzu’ dedi. Burak’la gözgöze geldik. ‘Senin ayarlayacağın maçın mk’ dedi. Güldük.

Son dakikasına 6-5 mağlup girdiğimiz maçı, Kemal Ağabey’in attığı süper golle berabere tamamladık.

………………………………….

Maç sonrası laz böreklerini spor salonunun balkonunda afiyetle yedik. O sırada Recep Ağabey ‘konuşma yapacağım’ dedi. Erdinç’in ağzının kenarında börekten bir parça kalmıştı. Uyarımla sildi.

Recep Ağabey konuşmaya başladı:

-Bu zaferi sayenizde kazandık!

Balkondan aşağıya, fındık ağaçlarına bir konuşma yapıyordu. Üstelik zafer konuşması. Ne O’nu dinleyen vardı, ne de ortada zafer vardı. Maç berabere bitmişti lan. Kemal Ağabey hemen müdahale etti. O’nun ağzının kenarında da böreğin şerbeti vardı. Çok az ama.

-Ne zaferi Recep! Berabere bitti maç!

-Ha pardon… Kızlı erkekli kalıyorlar!

-Olm hasta mısın ne diyon?

-Bir avuç çapulcu!

-Recep Bey kendine gel. Ayran mı içtin!

Recep Ağabey bir süre boş boş baktı fındıklığa. Bir şey diyecek gibi ama diyemiyordu sanki. Eli havadaydı. Yani diyeceği şeyi el hareketleriyle destekleyecekti ama bir şey diyemiyordu. Sonra bir anda hayatımda duyduğum en saçma şeyi haykırdı fındık yapraklarına:

-Windows geçersiz bir işlem yürüttü ve kapatılacak!

Recep Ağabey’le Kemal Ağabey, çok yüksek ihtimal maçtan önce içmişlerdi. Başka bir açıklaması yoktu yaşananların. Maçtan sonra da birlikte Ankara’ya gideceklermiş zaten. Orada da içerler kesinlikle. Bizle vedalaşıp ayrıldılar.

………………………………….

Erdinç ben ve Burak Halim Ağabey’in yerine gittik. Bir-iki kadeh atalım dedik. Burak, ‘Rakıları sen mi ısmarlıyon Diren’ dedi. ‘Tamam ulan benden olsun’ dedim. Erdinç ‘Yemin et’ dedi. ‘Yalan diyen kavastır’ dedim…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here